16 Ağustos 2014 Cumartesi

Yarım kalmış tüm hikayelerin bitişlerini düşünmeye başlıyosunuz.Hatta bazen bi bitiş olduğuna inanmak istemeyip hala devam etmesi için çabalıyosunuz.İnsanlar için çabalanması gerektiğini düşünüyosunuz ama yorgun düşüp oturduğunuzda elinizde sadece hayal kırıklıklarının kaldığını göruyosunuz.Bi yazar bir kitabı fazla uzatmadan bitirmiş.Çok da güzel bi kitapmış ve bağlanmışsınız.Kitap bittikten sonra bile onun devamını okumak nasıl imkansızsa insanların devamını yaşamak da o derece imkansız oluyomuş sonradan anlıyosunuz.Bitmiş hikayelerin aslında ne güzel olduklarını düşünüp gülümsemek yerine neden bitti ki diye ağlıyoruz.Bi başka hikayeye ayıracak zamanlarımızı böyle saçma bi şekilde harcıyoruz.Bu hastalığın adı da bağlanmakmış.Sonu olan, bitişini karşınızda göreceğiniz şeylere bağlanıyosunuz ve size bıraktıkları tek şey keder oluyor.Bitişi geçtikten sonra devam etmeye çalışırsanız karşınızdaki duvara çarparsınız.Bitiş koskocaman gerçekliğiyle karşınızda duruyosa ona inanın.İnanmadığınız şeyler onların var olmadığını gösteriyomuş gibi davranıyosunuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder